Konya, Türkiye’nin yüzölçümü açısından en büyük ili ve en kalabalık altıncı şehridir. 31 ilçesi vardır. Konya il nüfusu 2020 yılında 2.277.017’ydi, trafik plaka numarası 42’dir. 1875’te kurulan Konya Belediyesi, 1987’de çıkarılan 3399 sayılı yasa gereğince “büyükşehir” statüsüne kavuşmuş olup 1989’dan beri belediye hizmetleri bu statüye göre yürütülmektedir. 2014’te 6360 sayılı kanun ile büyükşehir belediyesinin sınırları il mülki sınırları oldu.
Ekonomik açıdan Türkiye’nin gelişmiş kentlerinden biri olan Konya doğal ve tarihsel zenginlikleriyle de önem taşır. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan Çatalhöyük, 2012 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmıştır. Şehir Anadolu Selçukluları’nın ve Karamanoğulları’nın başkentliğini yapmıştır. Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden birisidir. Anadolu Kaplanları’ndandır. Şehrin futbol takımı Konyaspor’dur. Yöresel yemekleri etliekmek, bamya çorbası, Mevlana böreği, yağ somunu, tirit, Konya pilavı, sac arası ve fırın kebabı’dır. Konya’nın simgeleri Mevlana Müzesi (Kubbe-i Hadrâ), çift başlı kartal’dır.
Şimdi gelelim mutlaka görmeniz gereken beş yere;
Mevlana Müzesi: Geçmişi 1231 yılına kadar uzanan ve esasında bir gül bahçesi olan Mevlana Müzesi’nin bulunduğu alan, eskiden Mevlana Dergahı’dır. Devasa büyüklüğe sahip olan yer, aynı zamanda Mevlana’nın kendisinin, babasının ve oğlunun da ebedi istirahatgahıdır.
Çatalhöyük: 1958’de keşfedilen, 2012’de de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Çatalhöyük; olağandışı sanatsal kalıntılarıyla dünyaca ünlüdür. Milattan Önce 7400’e kadar uzanan tarihi, ilk manzara resmi, ilk ev mimarisi ve ana tanrıça kültü gibi özgün buluntuları da kapsar.
Konya Tropikal Kelebek Bahçesi: Konyanın simge noktalarından biri olan bu yer, 15 farklı türde kelebeğe doğal yaşam alanı sunmakla kalmıyor; 89 türden 20 bin bitkiyi de içinde barındırıyor. Öte yandan her yıl on binlerce turistin akınına uğruyor.
Şeytan Köprüsü: Hristiyanlığın Anadolu’ya yayılmaya başladığı dönemde yapıldığı tahmin edilen bu asırlara meydan okumuş köprü, bugün bile dimdik ayaktadır. Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği tarihi köprü, oldukça dar olduğu ve geçtiğimiz yüzyıllarda hayvanlarıyla seyahat ederken köprüden çok zor geçildiği için bu adı taşımaktadır.
Kyoto Japon Parkı: Konya ile Kyoto arasındaki dostluk ilişkilerinin sonucu olarak ortaya çıkan bu park, 36 bin metrekarelik alanda doğayla iç içe bir deneyim sunmakta. Öte yandan Japon mimarisinin birebir örneği alınarak yapılan park, ziyaretçilerin kendilerini Japonya’da hissetmelerini sağlıyor.