Giriş Yap



Üretim ve tüketim safhalarında yaşamlarımız

ilk motorcular
Motor yapımının sürecinde kapsayıcı tek bir hâkim anlatısı yoktur ama onu yapan kişilerin motor yapımındaki ana karakterleri, onların birbirleriyle olan ilişkilerini, işlerini ve hayatlarının sosyal durumlarını içeren küçük hikayelerin çoğulluğu vardır.

Bu mikro-anlatılar, moto üretiminde resmedilen olayların ve etkileşimlerin anlatı ortamını sağlar. Üretimin odağı, hiçbir birleştirici anlatıda değil ancak gevşekçe ilişkilendirilen yapım ve onların aralarında olup bitenlerde yatar. Hiçbir içsel prensip motor yapım aşamasının ayrı ayrı bölümlerinin ardışıklığına hükmedemez. Bu tür üretim aşamalarında sergilenen eylemlere dışsal olan bir mantığı takip ettikleri olgusu, her birine verilen üretimsel başlıklarla vurgulanır: “Hayali “, “Korku”, “Ticaret” ve belki de “Müzik”. Bu tür yaklaşımlarla motor yapımının üretim aşamasında tam anlamıyla rizomatik bir durum sergilenmektedir.

Bu da motor ve üreticisi arasında duygusal bir bağa yol açmaktadır. Bu şekilde motor sadece bir vasıta aracı olarak değil aynı zamanda yapımı ve sürüşü aşamalarında kişiyi besleyen bir şey olarak yerini alır. Bu anlamda rizomatik açıdan motor yapım ve sürüşü aşamalarında belli ritmik bir şeyin olduğundan söz edilebilir. Nitekim bu durumda kavramsal olarak “motor” algısının rizomatik karakteri başka hiçbir yerinde başlıkta olduğu kadar belirgin değildir. Nihayetinde bir rizom’un başlangıcı ve sonu yoktur, o hep orta(da)dır.

Doğal ortamı şeyler ve yerler arasındaki mekân olan bir aravarlık, arafasıldır. Rizomatik varoluş, varış ve hareket yerlerinin, kişilerinin durağan öz-kimliklerine ve katılığına elverişli değildir. Daha çok iki insan arasındaki ilişkiyi tanımlayabilecek olan arzuların çatışan akışının, biri ne o ne de başka yerdeykenki yolculuğun belirlenimsiz ve akışkan karakteristiğidir. Doğal olarak bu noktada bizim rizomatik eşikle motor yapımı ve onu sürmedeki hoşnutluğun yansıması olarak yaklaşımlarını rahatlıkla yansıtabiliriz.

Yukarıda çizmiş olduğumuz bu tipolojiye göre üretim ve tüketim safhalarında yaşamlarımız eş zamanlı olarak iki düzlemde yürütülür: İlki, toplumsal ve kişisel hayatın katı ve ikili bölümlenmelerini destekleyen ağaçsal bir örgütlenme zeminidir. Eylem sahamızı sınırlandıran hiyerarşik güç ilişkilerine, arzuları tutsak alan ve kabul edilebilir ifade biçimlerini kısıtlayan sabit kimliklere aittir. Diğeri ise üretim ve tüketime bağlı olarak bunun bağıntısal zincirini oluşturur.

İlgili Yazılar

Başka Yazı Yok